https://ft.com/content/b5d91bce-4e36-427a-8fbd-bfa
Kanada kendisini, değerlerini, çıkarlarını ve kimliğini dengeleme konusunda zorlanmasına neden olan bir dizi tehlikeli dış politika ikileminin içinde buldu. Özellikle Kanada, kendisini bu yüzyılın en kalabalık iki ülkesi ve yükselen güçleri olan Hindistan ve Çin ile anlaşmazlığa düşmüş durumda buluyor. Yalnızca geçtiğimiz yıl boyunca Kanada, Çin’i iç siyasetine müdahale etmekle suçladı ve Çin ordusunu, Güney Çin Denizi üzerinde uçaklarına tehlikeli derecede yakın uçtuğu için eleştirdi. Yeni tehditlerden biri - Hindistan hükümetinin Kanada’daki ajanları tarafından sınır dışı bir cinayet olasılığı - geçen hafta FT’nin ABD’nin Hindistan’ı Amerikan topraklarında bir Sih ayrılıkçısını öldürmeye yönelik engellenmiş bir komplo konusunda uyardığına inandığını ortaya çıkarmasıyla yeniden gündeme geldi. Hindistan hükümetinin olası müdahalesi vardı. Ottawa’daki Macdonald-Laurier Enstitüsü düşünce kuruluşundan Hint-Pasifik uzmanı Jonathan Berkshire Miller, ardı ardına gelen hükümetlerin dış politikayı "lüks bir ürün" olarak ele alma eğiliminde olduklarını ve "bu duruma adım atma" işini Amerikalılara bıraktığını söylüyor. plaka” veya Hint-Pasifik’teki Japonlar ve Avustralyalılar. Berkshire Miller, "Birkaç yıldır dış güvenlik konularında bu kayıtsızlığı yaşıyoruz" diyor. Yurt içindeki yabancı tehditlerin bir başka örneğinde Kanada, bu yıl Çinli bir diplomatı siyasi müdahale iddiasıyla sınır dışı etti. Kanada istihbaratı, onun, Çin’i insan hakları konusunda eleştiren Hong Konglu bir muhalif milletvekiline gözdağı vermek için bir kampanyaya dahil olduğunu söyledi.
@ISIDEWITH7mos7MO
Kanada gibi bir ülke, dış politikadaki anlaşmazlıklarda destek için ABD gibi müttefiklere mi güvenmeli yoksa bağımsız bir duruş sergilemek mi önemli?
@ISIDEWITH7mos7MO
Kanada’nın Çin’in iç işlerine müdahale ettiği iddiasına tepkisi demokrasiye olan bağlılığını mı yansıtıyor yoksa aşırıya kaçma olarak mı görülebilir?